''Sözde 2015'in ilk gününden itibaren düzenli günce tutacaktım. Yeni yılın klişe kararlarından birisi, evet. Ama biliyor musun gerçekten yazmak istiyorum. Çünkü hayatta o kadar enteresan, rastlantısal ve unutulmaması gereken ufak anlar var ki... ama hep unutuyoruz...Bu yılın olan her şeyi ve hiç bir şeyi unutmak istemiyorum. her şey ve hiçbir şey...Merhaba 2015 gecikmeli olsa da, ve merhaba kendime yine ve yeniden...''
Demişim 2015 ve bu yıl yine aynı sözlerle başlamıştı. Ben kendimi tekerrür de tekerrür ve yine hala hiç bir şeyi yazmadım. Fakat yazmam gerekiyor artık sanırım. O kadar çok şey oluyor ki bu yıl... hepsi üzücü hepsi kederli ama asla unutmamalı.
2015'in sonlarına doğru başlayan bombalı terör saldırıları ve 2016 da devam etmesi...Boğazımda düğümleniyor. Yaşananlar yaşatılanlar...
Bu not burada dursun ve ben bir gün yine yazmaya devam edeceğim. Olanları detaylandırarak.
BAZEN BAZEN BEN
söyleyeceklerim var...
24 Mart 2016 Perşembe
6 Ocak 2015 Salı
Sözde sözler
Sözde 2015'in ilk gününden itibaren düzenli günce tutacaktım. Yeni yılın klişe kararlarından birisi, evet. Ama biliyor musun gerçekten yazmak istiyorum. Çünkü hayatta o kadar enteresan, rastlantısal ve unutulmaması gereken ufak anlar var ki... ama hep unutuyoruz...Bu yılın olan her şeyi ve hiç bir şeyi unutmak istemiyorum. her şey ve hiçbir şey...Merhaba 2015 gecikmeli olsa da, ve merhaba kendime yine ve yeniden...
5 Eylül 2014 Cuma
2 Eylül 2014 Salı
facebook'tan kaçaraktan buradayım
Bu Facebook denilen illet beni benden etti.yahu uyanınca bakıyorum, yemek yerken bakıyorum, yatmadan önce bakıyorum, rüyamda bile bakmışlığım var.hayır, üstüne üstük iki kelimemden biri de facebook.işte gördünüz mü yine dedim. bu konuda acil bir durum ilan ediyorumm, kırmızı alarm veriyorum. şuurumu Mark'ın hobi olarak ürettiği bir bıdı bıdı paylaşım platfromuna bırakmayacağım. evet aynen işte tam olarak bunun için buradayım.sıkıldıkça buraya yazacağım, bunu kimler mi okuyor,bilmiyorum ilgilenmiyorum da.ama şunu diyebilirim ki, tez yazamaya çalışan bir kafası kırık insan evladının en büyük engellerinden biri facebook denilen bu illettir, there...facebook...is...facebook...a big amount of...facebook... ve ne zaman facebook biterse benim de tez o zaman biter. hissediyorum. öyle olmalı. olur bence. bence olur. olur mu? olur olur en temizinden olur.
13 Ocak 2011 Perşembe
'Kanuni Kanuni beni bırakıpta nereye gidiyorsun hain erkek?'
Son günlerde hangi kanala baksam,ilk karşılaştığım konu
'Muhteşem Yüzyıl' dizisi haykırışları.
Yahu nedir bizim alıp veremedğimiz,güzel işler yapmaya çalışanlarla?Nedir bizi bu kadar dar görüşlü, anti-yenilikçi yapan?
''RTÜK’e geçen yıl 9 ayda toplam 64 bin bildirim yapılırken, tartışmalara yol açan “Muhteşem Yüzyıl” dizisi için 25 günde 75 bin şikayet geldi. Osmanlı’nın yanlış tanıtıldığını düşünen izleyicilere göre dizi tarihimize hakaret ediyor.''
Yurdum insanı gene iş başında.Sultan Süleyman, kadın düşkünü bir alkolik olarak yansıtılıyormuş.Yok harem sahneleri, yatak odası sahneleri kültürümüze aykırıymış.Yok tarihimiz lekeleniyormuş.Acaba dizide,sevişme sahneleri koymak yerine tarihte vuku bulmuş bir savaşı olduğundan farklı anlatıp,yansıtsalardı,kaç tane milletim insanı farkına varacaktı,kaç tanesi çıkıp:
'yahu tarihi yanlış yansıtıyorlar'
diye isyan edip şikayette bulunacaktı.Sadece tarih okuyan bir kaç kişi.Yani sadece üçü beşi.
Gene ortada kültürel seviyemiz.Hala bir dizi yada film izlerken takıldığımız ilk şey cinsellik konuları üzerine oluyor.Toplumumuzdaki bastırılmış duyguların dışa vurumu için fırsattır bu tür dizi ve film 'gafları'.Hiç kaçırmayız şansı,gördük mü bir cinsel içerik.Hatta görmeye bile gerek yoktur, benim ülkem insanları öyle deneyimlidir ki bu konularda , hissederler. Olmayanı da hissederiz biz, var ederiz, inananırız olduğuna,inandırırız da diğerlerini.Ama aslında hiçbiriniz farkında değilsiniz ki, sizin bu yaptığınızın da,aslında isyan ettiğiniz olaydan pek de aşağı kalır yanı yoktur.Daha da sapıkça,hatta,belki de sapkınca.
Mesela imgeleyecek olursak,
Diziyi izlemek üzere tv karşısına kurulur bay/bayan X. Ogün yeni başlayacak bir dizi vardır.Heyecanla onu bekler.Ve dizi başlar...Bizim X pür dikkat televizyon ekranına çivilenir ,öyle ki hiç bir anını,hiç bir detayını kaçırmamalıdır.Gözlerini kırpmaz bile.Gerilimeye başlar bir süre sonra,istediği,beklediği bir şeyler vardır,kendisininde bilmediği.Hala bulamamıştır o bilmediği ama beklediği şeyi.Sonunda ekranda dizi oyuncusu bayanla,bir bay aşk dolu bakışlarla birbirine bakarken,bir anda dudakları kavuşur.
X heyecanlanır panik yapar,eli ayağına dolaşır,ne yapacağını bilemez.Ama,evet,nihayet bulmuştur neyi beklediğini.Gözlerini bir saniye bile ayırmaz.Artık son darbeyi beklemektedir.Dizideki kadın ve erkek öpüşmeye devam ederler.Kadının gömleği sıyrılır omuzlarından,sadece omuzlarının çıplaklığı görünür ekranda.Ama X o engin tecrübelerine dayanarak bilir ki, aşağıda omuzdan fazlası da vardır çıplak olan,biliyordur işte.Nasılını sorma söyleyemez ama biliyor.Eli hemen telefona doğru uzanır.Telefonu elindedir artık.Kalp atışları gittikçe hızlanır,ter basar,artık kendini izlemekten almaya çalışmanın anlamı yoktur,tüm ruhunu sarar o çıplak omuz ve aşağıda olan çıplak diğer uzuvlar.Artık son sahnedir,kadın yatağa uzanır,adamın da gömleği yoktur artık,yatakta uzanan kadının dudaklarına doğru uzanır yeniden dudakları.Ve sahne kararır.
Sahne yeniden aydınlandığında kadın yatakta nevresime sarılmış şekilde uzanmaktadır.Belli ki nevresimin altında çıplak bedeni vardır.X'in beden ısısı artmıştır,herşeye uyanmıştır artık.Karanlık sahnede neler olduğunu biliyordur.Bütün bedeni şiddetle titreremeye başlar,artık dayanamıyordur.Elinde tuttuğu telefonun tuşlarına basar ve RTÜK'ün numarasını çevirir.
Ve ardından bedeni patlayacakmışcasına hissederken,ağzından dökülür büyülü sözler:
'Bla bla kanalında yayınlanan bla bla dizisi kültür yapımıza aykırıdır ve şiddetli bir biçimde çıplaklık ve erotik sahneler içermektedir.Yayında kaldırılmasını talep ediyorum.'
Bedeni son kez kesik kesik titrer.Bir halsizlik gelmiştir.Üzerine hafif bir yorgunluk çöker.Bedeni gevşediği için, telefon elinden kayıp düşer.Yatağına uzanır.Tavanı izler.Yerde duren sigara paketinden bir dal alır.Tavana bakarken 'zevk' sigarasından ağır ağır nefes çeker.
Evet,'duygusal masturbasyon'.
Benim insanım kınar tabi cinsel içerikli ürünleri. Benim insanlarım haykırır tabi. Kendinden geçer elbette. Her türlü erotizmi aklında biçimlendiren ,konuya ,kişiye,objeye isyan eder tabiki.Benim insanım hiç özgür bırakılmadı ki bu konuda.Hiç fırsat verilmedi ki insani olan duygularını yaşaması için.Benim insanım cinselliğin insan olmanın bir parçası olduğunu, su içmek kadar ,yemek yemek kadar ,uyumak kadar olağan ve bir ihtiyaç olduğunu hiç öğrenmedi ki.Onlar,insan olmanın ne demek olduğunu keşfedemediler ki.İşte bu yüzden bastırılmış duygularının kontrolü altında,aslında ne kadar zavallı olduğunu bilmeden,fırsatını bulduğu her anda, gizli köşesine saklanıp masturbasyonunu yapıyor.
Eh be,sizler.Sultan Süleyman'da insan, Franz Kafka da, Edip Akbayram da ve Mustafa Kemal Atatürk'te...Aşın artık cinsellik tabusunu-korkusunu da , duygusal masturbasyonunuzu sanatla yapın,bilimle yapın sporla yapın.
PS:Ben sanatla yapmayı tercih ediyorum.:)
6 Aralık 2010 Pazartesi
haydi bir deneyelim....
ingilizce çalışmam gereken şuanda,neden böyle bir saçmalığa giriştiğimi bilmiyorum.belkide her zamanki gibi sorumluluktan kaçmaktır benimki.
ne zaman önemli bir şey yapman gerekse,ne zaman bir sorumluluğun olsa,kaçmak istersin...televizyon izlemek belki,belkide sadece yatıp uyumak,dışarı çıkıp yürüyüş yapmak....
hiç sevmediğin bir diziyi izlemek bile daha cazip gelir...sanırım aynı durumdayım şuan...ingilizce çalışmam gerek,toefl a giriceğim,o zaman en iyisi bir blog açayım ben,içeriğini bile bilmediğim...e haydi bir deneyelim....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)